Öz yeterlilik algısı, bir kişinin herhangi bir konuda performans göstermesi için kendisinde bulunan yetkinliklerin farkında olması ve bunun üstesinden başarılı bir şekilde gelip gelemeyeceğine dair yargısıdır. Örneğin, tek tekerlekli bir bisikleti bir ipin üzerinde sürmekten büyük ihtimalle kuşku duyacaksınızdır çünkü kendinizde o yetkinliği görmeyeceksinizdir işte burada karşımıza düşük bir öz yeterlilik algısı çıkıyor. Verilen bu örnek günlük hayatımıza pek fazla karşımıza çıkmayacak olsa da bu terimin anlaşılması konusunda net bir ifade ortaya koymakta. Bundan yola çıkarak öz yeterlilik için ‘Bunu ne derecede iyi yapabilirim?’ sorunu kapsadığını söyleyebiliriz.
Öz yeterlilik algısı, insanların davranışlarını ve düşüncelerini büyük oranda etkilemektedir ve hayatlarına şekil vermektedir. Sosyal bilişsel kuramcılara göre insanlar; başaracaklarını düşündüğü amaçları ve etkinlikleri seçme eğiliminde olurlar, bir alan hakkında yüksek bir öz yeterlilik algısına sahiplerse o alan için hedeflerini çok daha yüksek bir derecede tutarlar, o alan için daha fazla azim ve çaba göstererek daha etkili çalışma biçimleri geliştirirler ve düşük öz yeterliliği olan insanlara göre yetenekleri aynı olsa bile daha fazla öğrenme ve başarma eğiliminde olurlar. Peki, insanların davranış ve düşünce biçimlerini bu kadar etkileyen öz yeterlilik algısının gelişmesinde hangi faktörler vardır?
İnsanların öz yeterlilik algısının gelişmesindeki faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Öz yeterlilik, kişilerin bir alandaki başarılarını ve başarısızlıklarını belirleyen faktörlerden birisidir. Bu anlatılara rağmen öz yeterliliğin çok fazla olduğu zamanlarda gerçekçi olmayan yüksek beklentiler ve yetersiz çaba gösterme durumu ortaya çıkabilmektedir ve bu durum gerçekleştiğinde bireyler fark edemedikleri zayıflıklarına yenilme durumunda olurlar. Bu durumda en mantıklısı aradaki dengeyi bularak öz yeterliliğe sahip olmak olacaktır.
Kaynakça
Ormrod, J. E. (1990). Human Learning (Pearson/7th Edition). 130-134