Bir duygu durum bozukluğu olan depresyon, günümüzde çağımızın en yaygın rahatsızlıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Günlük yaşamı oldukça etkileyen “Depresyon” kişinin hayat kalitesini oldukça düşürmektedir. Depresyon kişinin düşüncelerini, davranışlarını ve hissettiklerini önemli ölçüde etkilemektedir. Peki bunu nasıl yapar?
Depresyon düşünceleri, davranışları ve hissettikleri üzerinde olumsuz etkilemesiyle, istek ve keyifte düşüş yaşatır. Bu günlük yaşamda duygu durumumuzu dengeleyen hormonların azalmasıyla meydana gelir. Bu hormonların az olması ya da azalması, yediğimiz yiyecekten tutun, aldığımız güneş ışınına, çevresel faktörlerden; gen faktörlerine, ilaçların yan etkisinde; yaşadığımız olaya kadar bir çok alan etkileyebilmektedir.
Depresyon, sürekli üzüntü ve hüzünlü halinde olmaya, bize zevk verebilecek durumlardan keyif almamaya, mutsuz olmasına, andan kopmuş gibi hissetmesine, iç sıkıntısı ve huzursuzluk hissine ve bundan daha fazla duruma neden olur. İş, arkadaş, aile ve birçok alanda ilişkileri ve işlevselliği oldukça etkilemektedir. Depresyon yıllarca sürebileceği gibi, bu durum fark edildiğinde ve ele alındığında, yine kişiye özgü ortalama 2-3 ay gibi bir sürede tamamen iyileşmesi mümkündür. Depresyon kelimesi toplumda kişinin ruh halini ifade etmesi için kullanılsa da bu her zaman gerçeği ifade etmez ve basite alınmaması gerekir. Çünkü “depresyon” tıbbi bir terimdir ve ciddiye alınması gerekir. Gün ya da birkaç gün içinde sürekli değişen moral bozuklukları için kullanılması yanlıştır. Çünkü depresyon tedavi edilmediğinde kötüleşmesiyle %15 gibi intihara bağlı ölüm riski vardır.
Peki, Depresyonda Cinsiyete Göre Farklılık Var Mıdır?
Depresyonun her yaşta görülmesi olasıdır ve genellikle gençlerde ve kadınlarda daha sık görülmektedir. Hayat boyu risk erkekler için % 3-12, kadınlar için % 10-26'dır.
Türkiye’de ise kendi tez çalışmamla dahil olduğum “Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması” ’nda ise bu oranlar 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı kadınlarda % 5.4, erkeklerde % 2.3, tüm nüfusta % 4.0 olarak verilmektedir. Bunun nedeni için birçok durum sayılabilir. Bunlar; erkeklerin duygularını eyleme vurarak davranışlarıyla ifade etmesi, alkol kullanımının daha yaygın olması, hormonal dengesinin kadınlara oranla daha az değişken olması ve doğum, premenstrüel gibi dönmelerinin buna zemin hazırlaması olarak sayılabilir.
Depresyonun Nedenleri Nelerdir?
En az iki hafta boyunca aşağıdaki belirtilerin beşini yaşıyorsanız depresyonda olabilirsiniz. Bu belirtiler her yaşta görülebilmektedir;
Ayrıca uyku sorunu depresyonun belirtisi olabileceği gibi, uzun süreli uykusuzluk ya da uzun süre uyuma da depresyona neden olabilmektedir. İlaç ve alkolde yoksunluk yaratacağı durumlarda depresyona yol açabilir. Bunun yanı sıra son yıllarda bağırsak florasının bozulmasının, depresyonla olan ilişkisi üzerinde önemli çalışmalar sürdürülmektedir.
Depresyon Türleri Nelerdir?
Depresyon şiddet derecesine göre hafif, orta şiddetli ve ağır depresyon olarak kategorize edilir. Bunun dışında isim olarak, kişinin yaşadığı durumlara istinaden farklı kategorilerle adlandırılır:
Hemen her yaşta görülebilen bu depresyon türünde kişi hayatta zevk alamaz, çalışamaz, yemek yeme ile ilgili iştah açılması ya da kapanması yaşar. Uyku problemleri oldukça yaygındır ve ilgi azalmıştır. Hemen hemen her yaşta görülebilir.
Majör Depresyondan daha az şiddetlidir ve en az iki yıl devam etmektedir. Kişi günlük yaşamına devam eder. Bu tür depresyon genellikle çocukluk dönemine ait durumlardan dolayı ortaya çıkabilmektedir.
Teşhis edilmesi oldukça zordur çünkü kişi depresyonda olduğunun farkında değildir. Gün içinde duygu durumların değişmesi, inişler ve çıkışların olması muhtemeldir. Kişi her duruma çok hassastır. Kişinin duygu durumu, pozitif ve negatif olan durumlar için değişkenliği çok belirgin gösterir.
Doğum sonrasında kişinin vücudunda yaşanan hormonal değişiklikle birlikte dünyaya gelen bebekle birlikte uyum sorunu, sorumluluk sahibi olmayla birlikte karakterize olabilecek bir depresyon çeşididir. Hamilelik süresince ya da doğumdan hemen sonra gelen dört hafta içinde karşılaşılır.
Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?
Depresyon tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi yöntemleri, psikoterapi ve ilaç kullanımıdır. Psikoterapi, özellikle “Bilişsel Davranışçı Terapi”, depresyon tedavisinde önemli bir yere sahiptir. Bunun yanı sıra psikoterapide birçok yöntem uygulanabilmektedir. Psikoterapiyle kişinin işlevselliğini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Psikoterapi kesinlikle ruh sağlığın uzmanları tarafından alınmalıdır. Psikoterapiyle gerçekçi hedefler belirlenir ve kişinin sorun çözme yeteneği artırılarak olağan krizleri yönetmesi sağlanır. Yapılan tüm çalışmalarla birlikte beynin ödül mekanizmasının işlevselliğinin artmasıyla kişi umutsuzluk, huzursuzluk ve keyifsizlik gibi birçok durumu anlamlandırarak bunlarla başa çıkmaya başlar. Kişi depresyondan çıktığı son aşamalardaysa stabilizasyon sağlanması ve kişinin bu değişimi kalıcı olarak yaşaması hedeflenir. Burada önemli olan tedavi planlarına sadık kalmak ve aksatmamaktır. Bu süreç depresyonun şiddetine, kökenine, süresine ve en önemlisi kişinin ihtiyacına göre değişmektedir.
Depresyon tedavisinde ilaç kullanımı da kişiye özel olarak belirlenmektedir. Dolayısıyla her ilaç her bireye iyi gelmeyecektir. Bu yüzden antidepresanlar doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Depresyonun tedavisinde kullanılan antidepresanlar genellikle 2-3 hafta içerisinde etkisini göstermeye başlar ve kişi rahatlamaya başlar. Bu süreçte psikoterapiye de devam etmek, hastalığın seyrini önemli ölçüde olumluya çevirecektir. Eğer kişi de iki durumda yetersiz kalıyorsa, hastaneye yatış verilebilir.
Depresyon Hakkında Yanlış Bilinenler
Depresyon halk arasında bazen kişilik zayıflığı, zayıf karakter olarak konuşulur fakat depresyonun zayıflıkla bir alakası yoktur. Depresyon tedavisi mümkün olan gerçek bir hastalıktır. Yine depresyon hastalarına genellikle söylenen;
“Sen kendinin doktoru olacaksın, bu başka türlü geçmez.”,
“Bu kadar güçsüz olma toparla kendini.”
“Sana ne olmuş? Kilo mu almışsın/ kilo mu vermişsin?”
“Sen kendini bu duruma sokuyorsun.” gibi cümleler depresyonda ki hastaların depresyonunu azaltacağını düşünülenin aksine arttırmaktadır. Çünkü depresyonda ki kişi zaten çaresiz, tükenmiş, isteksiz, keyifsiz ve güçsüz hisseder ve bu ve bunun cümleler kişiye daha da çaresiz ve güçsüz hissettirmekten başka bir işe yaramaz. Unutulmamalıdır ki hasta yakınları depresyonun başlaması ve bitmesinde önemli bir rol oynar. Bu yüzden hasta yakınları bu konuda oldukça dikkatli olmalıdır. Depresyonda ki kişinin yanında onun duygularını ve ne yaşadığını anlamaya çalışarak, harekete geçmek istediği zaman destekleyerek, tedavi planında yanında olarak destek olabilirsiniz.
Kaynakça
https://jag.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD_11_70_3_18.pdf