Depresyon genel haliyle bir duygu durum bozukluğudur ve kendini temel olarak birkaç aydan uzun süren boşluk hissi, isteksizlik, özgüvende azalma, beklentisizlik ve umutsuzluk gibi olumsuz duygu ve düşünceler ile göstermektedir.
Hayatın bazı zamanlarında karşı karşıya kalınan üzücü ve umut kırıcı olaylara karşı uzun süreli mutsuzluk yaşanması gayet normaldir. Fakat bu mutsuzluk ve umutsuzluk beklenen süreden daha uzun sürdüğünde her zaman sorulan ilk soru “Depresyonda mıyım?” dır. Depresyonda olabilirsiniz fakat üzüntü durumunu depresyondan ayıran birkaç küçük noktayı bilmek gerekmekte.
İş hayatı, özel sosyal hayat, küçük veya büyük değişimler sizi karamsarlığa düşürebilir. Bu karamsarlığı gerçek depresyondan ayırmak için birkaç küçük noktaya dikkat etmek gerekmektedir. En önemli belirleyicileri ise süre ve soyutlanma derecesidir. Eğer hissettiğiniz üzüntüye ek olarak, kendinizden veya hayatınızdan soyutlanmış aynı zamanda sorumluluklarınızı yerine getiremeyecek derecede fonksiyonlarınızı yitirmiş hissediyorsanız, majör depresif bozukluğa sahip olabilirsiniz. Süre bazından bakacak olursak, çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan üzüntüler depresif vakada karşılaşılan kadar uzun bir süre boyunca devam etmezler.
Depresyonun birden fazla türü vardır bunlar, majör depresif bozukluk, doğum sonrası depresyonu, mevsimsel duygu durum bozukluğu, atipik majör depresyon ve distimik bozukluk olarak isimlendirilir. Majör depresif bozukluk depresyon türleri içinde bireylerin en çok ve en şiddetli deneyimlediği depresyon türüdür.
Depresyonun belirleyici iki özelliğinden bahsettik, peki diğer belirtileri nelerdir?
Depresyon her zaman kendini gözle görülür belirtilerle belli etmez, gizli olarak uyku problemleri, aşırı hassaslık, sosyal iletişimde azalma gibi belirtiler de depresyon kaynaklı olabilir. Çoğu majör depresif bozukluğa sahip olan bireyler yardım almak için çabalamazlar ve bu majör depresif bozukluğu diğer depresyon türlerinden daha ağır ve önemli yapar çünkü intihar düşüncesi fazladır ve yardım almadıkları için hayatlarına son verme ihtimalleri de artar. Bu sebeple, yukarıdaki belirtilerin beşini kesintisiz iki hafta boyunca deneyimlediğini düşündüğünüz biri varsa ona yardım eli uzatmaktan çekinmeyin ve bir psikoloğa başvurun.
Depresyona ne sebep olur?
Depresyonun tek bir sebebi veya tetikleyicisi yoktur. Depresyonun sebepleri insandan insana değişir ve yaygın olmasına rağmen farklı kaynaklara dayanır. Biyolojik olarak bakıldığında aile genetiğinin önemli olduğu görünmüştür. Genetik olarak önceki nesillerde depresif bozukluklarla teşhisi koyulmuş bireylere sahip olan bir kişide depresif bozuklukların görülme ihtimali daha fazladır fakat bu da tam bir belirleyici değildir. Aynı zamanda beyindeki kimyasalların düzensizliği, hormonsal sistemlerdeki düzensizlikler, biyolojik ritim, uyku gibi diğer biyolojik sebeplere de dayanmaktadır. Gelişimi kişiden kişiye göre değişen depresyonun psikolojik etkenleri ise çocuklukta yaşanan travmatik olaylar, özellikle sevdiklerin kaybı, düşük sosyoekonomik düzey, ailede veya bireyin kendi yaşamındaki boşanma, ayrılma durumları, büyük veya küçük ani değişimler, kayıplar olarak sıralanabilir.
Depresyonun türleri nedir, yaşadığım durumu nasıl anlayacağım?
Depresyondaki ana birkaç türden en farklı olan Doğum sonrası depresif bozukluktur. Hamilelik sonrasındaki birkaç haftada karşılaşılan bu bozukluğun sebebi tam olarak bilinmemektedir ve doğum yapan kadınlarda şiddetli üzüntü, çaresizlik, kaygı bozuklukları, öfke gibi belirtiler görülür.
Mevsimsel duygu bozukluğu ise mevsime bağlı olarak yaygınlaşır, özellikle ışık görme süresinin azaldığı kış dönemlerinde kendini gösterir. Bu bozukluğa sahip olan bireyler yaz aylarındansa daha kaygılı, üzgün, umutsuz, stresli bir ruh haline bürünürler.
Atipik majör depresyon çok gözle görülebilir bir bozukluk değildir bu yüzden tedavisi de kolay değildir. Kişide daha çok uyarıcılara karşı aşırı tepki, yorgunluk, kilo ve iştahta artış gibi belirtiler görülür.
Distimik depresif bozukluk daha hafif majör depresyon belirtilerinin kronik halidir. Distimik bozukluğa sahip olan bireyler bu belirtilerden çok daha olumsuz etkilenir çünkü ruh halleri ortalama iki yıl boyunca devam eder. Yaşamdan zevk almayan, sürekli şikâyet eden, yorgun, ilgisiz olarak tanımlayabileceğiniz insanlar belki distimik depresif bozukluğa sahip olabilir.
Majör depresif depresyon da yukarıda tanımladığımız gibi depresyon türlerinin en şiddetli olanıdır tanı konulması için iki hafta yeterlidir ve bireyler çoğunlukla normal üzüntüden kendini ayıran belirtiler gösterirler.
Depresyon tedavi edilebilir mi?
Evet, depresyon çok yaygın ve tedavi oranı da çok yüksek bir bozukluktur. En yaygın tedavi yöntemi ilaçlar ve psikoterapidir. İlaç olarak genellikle anti-depresan ve ruh hali düzenleyici ilaçlar kullanılmaktadır. Psikoterapide de amaçlanan nokta bireyin kendi kalıplarını değiştirmesi ve depresyona sebep olan düşünce tarzından kurtulmaktır. En başarılı tedavi yönteminin ilaçlarla beraber sürdürülen psikoterapi olduğu bilinmektedir. Tedavi süresi ise kişiden kişiye göre değişir fakat tedavi oranı oldukça yüksektir.
Tedavi oranı yüksek bir bozukluk olan depresyonun tedavi edilmemesi ciddi sonuçlara sebep olabilir. Genel olarak yardım almakta zorlanan depresif bireyler eğer tedaviye ulaşamazsa sosyal hayatta, iş hayatında, aile içinde çok fazla problemle karşılaşabilir. Aynı zamanda uyuşturucu madde, alkol gibi bağımlılıklara da sebep olabilir. Maalesef depresyon geçici bir hastalık değildir ve kendiliğinden de yok olamaz. Var olduğu sürece üst üste gelen tetikleyicilerle ağırlığında artış görülebilir bu sebeple atılacak en iyi adım bir psikoloğa başvurmaktır.
Çevremde depresyonda olduğunu düşündüğüm biri var ne yapmalıyım?
Birey yardımı reddediyormuş gibi görünse de ona yardım etmelisiniz ve bireyin iyiliği için bir psikoloğa destek için başvurmalısınız. Depresyon kendi kendine iyileşen bir hastalık değildir aksine çok daha ağır sonuçlara sebep olabilir. Bu yüzden belirti gösteren bireylerin belirtilerini başka sebeplere yorup depresyonu gözden kaçırmamaya dikkat etmelisiniz.
Kaynakça
DSM-V Tanı Ölçütleri